İran’ın kendine has kurumsal yapısını bilmeden, İranda ki bankacılık sistemlerinin eksiklerini ve finansal açıdan etkisizliğini anlamak mümkün değildir. İran’da bulunan bankalar karmaşık ve ilginç bir yapıda olmasının sebebi özelleştirme ve devletin baskısıdır. Ayrıca uygulamalar ve denetleme üzerine çok büyük eksiklikleri bulunmaktadır. Özel bankaların kurulma yasası, ekonomiyi düzenleme ve yeni reform oluşturmak için devrimden birkaç yıl sonrasında kabul görmüştür.
İslam devriminin ardından teokratik İslam devleti “İslamileştirme” adı altında program oluşturuldu. Amacı İslam’ı bir ekonomi düzeni inşa etmek isteyen programın neticesinde liberal görüş, zaman zaman adlandırıldığı üzere “laissez-faire” yaklaşımdır. Bu yaklaşım ekonomide yaşanan sorunlarda İslami örf ve akılcılığın bir devamı niteliğindeydi. İslam, ekonomik ve dünya mevzularına pozitif bakan bunun neticesinde ticari faaliyetlere destek veren, şahsa ait mülkiyeti kutsayan ve ekonomide kişinin kendi haklarını koruma özgürlüğünün altını çizen bir din olarak görülmektedir. Ayrıyeten İslam hem ticari hem de kredi faaliyetlerini kolaylaştırmak için detaylı kontrat türlerine imkân veren bir din olarak da gösterilmektedir. Liberal İslam, devlet tarafından ekonomik müdahaleye seviyeli bir şekilde olacak kaydıyla izin vermektedir. İslami ekonomide, devletin ekonomik görevi ve şahsi mülkiyeti sınırları mevzusunda değişik görüşlerin olmasından dolayı İran’daki iktisat politikaların yapılmasını ikinci plana attı.
Bankacılık sisteminin özelleştirilmesi bazı sorunlara yol açması büyük finanslar sorunlar yaratmıştır. Yeni özel bankalar oluşturulmuş ve bazı kurum bankaları ise özelleştirilmiştir. Anayasada geçen maddeye göre bazı bankalar hariç bütün kamu bankaları özelleştirilmiştir ve ortak yapıları, yönetimleri ve yönetme konusundaki durumları değerlendirilmiştir. Özel olan bankalar fonların piyasaya dağıtımı konusunda aktif bir rolü vardır. Kamu bankaları ise özel bankların tam tersi istikametine ilerlemiş yerinde saymakla yetinmiştir.İran bankacılık sistemine hususi,uzman,karz-ı hasen bankaları olmak üzere devletin hakimiyetinde olan banklarda daha önceden bu sisteme dahildi ancak kamu ve ticari bankaların özelleştirilme yapılması ile bazı haklara ve kaynaklara pay sahibi oldu. Özelleşme yolunda teşvik edici olmalarına rağmen bankacılık sektörü varlıklarının sadece bir kaçını eline tutmaktadır. Günümüzde İrandaki bankaları kategorilere ayrılmış olursa sadece 4 banka elde kalır bunlar: ticari,şahsi,uzman ve özelleştirilmiş bankalar olarak ayrılır. Özel bankaların paylaşma şekilleri, paylaşma ağından kaynaklandığı için karmaşık haldedir. Uzman ve deneyimi çok olan bankalar devlet tarafından bizzat teste tabii tutulmaktadır. Güvenirsiz ve denetimden uzak olan bu paylaşma sistemi ise kredi, rant bulma ve yabancılaşma ile son aşamadır.
İran’ da dayatılan reformlar neticesinde İran’ın uluslararası bankacılık sektöründen bir hali uzak olduğu görülse de milli bankacılık sektörü ile büyük ölçüde bunu gidermiş bununla birlikte ortam kanun dışı bir sebeple bankalarla dolma durumuna gelmiştir. Banka dışındaki kurumların aktif toplamları şekilden de anlaşılacağı gibi yükselen bir grafik vardır. Bunlar gayri safi milli hasıladan çok büyük ve fazlasına sahiptir. İran’ın Merkez Bankası tarafından lisan bile verilmeyen bu sektöre, kontrolde yapılmamıştır. Mikro finans, küçük ölçekli finans olarak adlandırılır ve bu mikro finans yüklü bir para tutarında sektör varlıklarına sahiptir. Kurumların fonlanması, faizsiz borç verilmesi kaydıyla bağışlarından hariç, halkın onlara emanet ettikleri karı olmayan mevduatlardan oluşmaktadır.
2010
5. Beş Yıllık Kalkınma Planında bulunan 96 madde neticesinde banka dışı kredi
kurumlarına lisans verilmesi ve bunlarında denetlenmesi görevini ancak İran
Merkez Bankasına ait olduğuna dair madde eklenmiştir. O tarihten bu yana İMB
banka lisansı için başvuru yaptı ve birden fazla küçük ve orta ölçekli müessese
yeni kurulan İran Kooperatif bankası içerisinde belirlenmiştir. İMB 50’ye yakın
kredi birliğini kopararak 6 yeni müessese çatısı altında birleştirmiştir. Bu
neticede kalmış olan banka miktarı 12 yeni banka ve İran Kooperatif Bankasıdır.
Diğer banka dışı finans kurumları ise; 2 yatırım bankası, 110 komisyoncu ve
Güvenlik ve Döviz Organizasyonu tarafınca incelenen 48 yatırım şirketinden
meydana gelmiştir. Yüz etken kiralama firması ile 1000 ile 1500 para geçirme operasyonu
da İMB tarafınca denetimi sağlanacaktır.
Tarihsel gelişim
İran
da bankalar kurulmadan önce işlemler tüccarlar tarafından düzenli bir şekilde
icra edilirdi. Bunun için bir ekip ilaveten mevcut halde beklerdi ve bunlar
para satma işi ile görevlendirilmişti yıllık belli bir oranla borç vermekteydi.
Hanedanlık geldikten sonraki dönemlerde, işlemler din mekanları ve prensler
tarafından ele alınmaktaydı. Sasani ve pers döneminde ise ülkede ticaret
yapılırken İran’ın kaynakları ve metal paralar kullanılıyordu. Ancak İslam dini
ortaya çıktı ve faiz yasaklandı bu gelişme ise metal parayı ve para değiş
tokuşu durağan hale getirdi. Uygar bankacılık yabancı bankaların gelmesi ile
başladı. New Oriental Bank İngilizlerin olup İran’da işlem gören ilk uygar
banka olarak yerini almıştı. Çok geçmeden Imperial Bank onun yerini almaya
başladı ve ülkede uzun bir süre büyük ölçekli bir finans kurumu olarak piyasaya
hem adını duyurdu hem de piyasada kalmayı başardı. Bir rus ise Bank
Esteqrazi’yi kurdu. Bank İran ismi ile işlemlerine devam eden Bank Esteqrazi
daha sonra Agriculture Bank ile birleşme kararı aldı ve bunu gerçekleştirdi.
Tüccarların yerini alan yabancı bankalar kentsel olan şahsi şahsi sektörün
gelişmesine sınır durumdaydı. Finansal reformlara katkı sağlamış bile olsalar,
yerli ekonomik kalkınmayı yerine getiremediler.
Bank
Sepah emeklilik fonu oluşturma amacı ile Bank Pahlavi ismi altında milli
sermaye ile kuruldu. Devlet tarafından İran’ın milli bankası olan Bank
Melli’nin kurulması onay gördü. 1928’ de kurulan İran Merkez Bankası, mali
miktarı test etmek, milli paranın değerini korumak, para ile ilgili politika
yürütmek, bir düzen içinde olmak amacı ile görev yapmaya başladı. Devlete
ilişkin bankaların kurulması ile fon deposu elde etmiş oldu. İhtiyaç duyulan
finansal sermaye ise hususi mahalli ve ortak girişim bankalarının kurulmasıyla
sağlandı. Girişimcilere kolaylık sağlasın diye sunulan kapital kira bedeli ve
ürem oranları bir hayli düşük oranda tutuldu bu sayede düşük maliyetlerle borç
alınabilmesi ve artan milli gelir, hususi sektöre teşvik edici oldu. Devlet
oluşum yapısını bir hayli genişletmek için bankacılık sistemini benimser hale geldi.
Bu sistem petrolden elde edilen gelir ile desteklenmekte ve ekonomiye ciddi
anlamda kaynak sağlama, büyümeyi elverişli kılma konusunda büyük bir öneme
sahiptir. 1973’den sonra genişleme büyüme hızı bir hayli arttı. Bu gelişmeler
istikrarı olmayan petrol gelirleri ile oluşmaktaydı. Doksan seneye aşkın bir
ömrü olan Batı merkezli bankacılık devrim ile yaşamını yitirdi. Bütün bankalar
ve kuruluşlar milli nitelik kazandı ve İslami bankacılık yasaları ile
bankacılık kanunları bir hayli değişti. Bu bankacılık İran’da petrole dayalı
ekonomiye sahip halde iken az da olsa sıkıntılı bir siyasal kalkınmaya
geçmiştir. Ekonomi petrol gelirleri sayesinde destek bulmaktadır.
Devrimden sonra çok sıkıntılı günler yaşayan İran yabancı varlıkların durdurulması, ekonomik alanda yapılan zorlamalar ve dayatılan yaptırımlarla baş başa kaldı. İran, ekonomik hedeflerini gerçekleştirmek için bankacılık sistemini devreye soktu. Süreç üç aşama şeklinde oluşturulmuştur. Devlet ilk olarak ve aşamanın birinci evresi olarak bankacılığı millileştirdi ve bir çatı altına topladı. İkinci aşama dört yıl sürmüş ve sona ermiştir. Bu aşamada devlet tarafından faizsiz devlet bankacılığı yasasına geçildi. Üçüncü aşamada ise hükümetin değerleri ile bankacılık sistemi bir bütün haline geldi.
İran, İslami bankacılığın merkezi haline gelmesindeki önemli sebep İslam Cumhuriyeti sistemi le yönetildiği içindir. İran’nı diğer İslam ülkelerinden ayıran da bu sebeptir, Şöyleki bankacılık işlemlerinin hepsi İslami kurallara göre yapıldığından kendini diğerlerine göre farklı kılmıştır. İslami bankacılığın devletteki büyüklüğünün parasal anlamda fazla olması diğer İslami ülkeler içinde birinci sıraya sokmaktadır. Dünyada yedi tane İslam bankası boy göstermektedir. Bank Melli İran, Bank Mellat ve Bank Sederat İran bankaları bu bankalardan dır.
Katılım bankacılığı alanında gelişen gelişmeler
İslami Devrimden sonra finansal alanda da değişimlere gidilmiştir. Devrimden sonra bütün bankalar kamulaştırılmış olup, insan yaşamındaki her uygulamanın İslam dinene göre şekillendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu gelişmelerle birlikte İran hükümeti tarafından “faiz” kesinlikle yasaklanmıştır. Tüm bankacılık işlemleri, finansal yapı ve bankacılık faaliyetleri uygulamaları faizsiz bir sistem eses alınarak uygulanmıştır ve faizsiz bankacılık işlemleri ülkede esas alınmıştır. Bu sebeplerden dolayı İran, bu uygulamalar neticesinde faizsiz bankacılık alanında en yüksek iletişim hacmine sahip ülke konumundadır. İran’da faizsiz finansal bileşenleri ise “murabaha” dır ve Bank Melli İran, Bank Saderat İran, Bank Mellat, Banka Tejarat ve Export Development Bank of Iran bankaları etkinlik uygulayan bankaların başındadır ve örnek olma niteliğindedir.
İran bankası olan Bank Mellat birden fazla bankanın birleşmesinden meydana gelmiştir. Ülkenin en büyük bankalarından biridir. Ülkede alınan kararla birlikte özelleştirme hareketleri başlamıştır. Bazı kararlara aykırı hareket ettiği gerekçesi ile İran bankalarıyla yapılan işlemleri incelenme listesine aldığı belirtilmiştir.
Ülkenin ilk ticari topcantı niteliğine sahip bankası ise Bank melli’dir. Milli gelire göre en büyük İran şirketi olarak anılmaktadır ve Ortadoğu ve İslami dünyada en büyük banka niteliğine sahiptir. Çok büyük bir varlığa sahip olması nedeni ile İran’ın en büyük ve geniş bankası olarak yerini almaktadır.
Bank Saderat İran’ın Asya, Avrupa ve Ortadoğu’da bulunan 12 ülke ve bölgede 3.500’e yakın ofisi bulunmakta ve 10 milyonu aşkın müşterisi bulunmaktadır. Haziran 2013’den sonra 59.110 milyar gibi toplam varlığa sahip olan banka, 12 ülkede 28 internasyonel şubeye ve hizmet kalitesine sahiptir ve banka Tahran borsasında birincil kotaya sahiptir.
Bank Shahi, senelerdir süren ayrıcı tavırların bittiği Şubat 1949 yılına kadar aynı şekilde işlemlerini uyguladı ve sonrasında değişime giderek adını "İran ve Orta Doğu'da İngiliz Bankası" yapması ile birlikte eskiden yapılan ayrıcalıklar ve hiçbir hakkı bulunmadan faaliyetlerine devam etti. İran halkının yaptırım ve sömürgeciliğine karşı kampanyaları ve Merhum Ayetullah Kas Hani’nin açıklamaları üzerine tokmak bonosu, cari hesap açma, her türlü işlemlerden ihraç edilme durumunda kaldı. Yaptırımlar, Avrupa Birliğinin itirazı etmesi veya karmaşık gerekçelerle dayatılan yaptırımların tekrar uygulamaya konulmasına vakit vererek tekrar yürürlüğe konulacaktı. Yeni yasal gerekçelerle tekrar uygulamaya koyuldu. Bütün yaptırımlar nükleer program hakkındaki anlaşmanın yasaklanması ile sona erdi.
İslami sermaye piyasaları alanında yaşanan gelişmeler
İran, finansal noktadan bakıldığında dünyanın en büyük İslam finansın pazarına sahip durumdadır. Tahran borsasında sukuk sözleşmeleri ve sertifikaları bulunmaktadır. Bu sukuk sözleşmesinin ihracı, alım satım işlemleri ve yapılandırılması hakkındaki hukuki planlar belirtilmiştir. Sukuk 1994 tarihinden beri belediyelerin ve büyük şirketlerin finansmanlarını finanse etmek için iştirakle tahvil benzer bir şekilde yer almaktadır. Fakat bu tahviller, müessese tarafından istek üzerine ihraç edilip nominal değeri üzerinden paraya çevrilebilir olması tali piyasada muamele görmesine müsaade etmemektedir. Dış satımda bu tür tahviller 2009 ve 2010 yılına kadar düşük bir düzeyde kalmaktadır yani gayri safi milli hasılanın %1’inden azdır ve sadece 2010 ve 2011 tarihlerinde bu sayı %4’e çıkmıştır. Nisan 2011 tarihinden bu zamana kadar İslam tahvilleri mevcudiyet tabanlı itfa edilemeyecek halde olan sukuk halini almış olup, Tahran Borsasındaki listeye girmeyi başarmıştır.
1994 tarihinden 2011 tarihleri arasında en çok tercih edilen müşareke sukuku olan hâkim sukuk tercih edildi. Bu katılım bonolarını, ihraç eden kişi tarafından yazılı değer olarak istek edilmesi durumu beklenmekteydi. 2009 ve 2010 tarihlerinde müşareke sukuku fiyatı gayri safi milli hasılanın %1 den az olmamasının sebebi ikincil piyasada satılmayacakları içindir. İran’daki sukuk pazarı, icare sukukunun piyasada ortaya çıkması ile bir çeşit hal almaya başlamıştır. Yeni Finansal Araç ve Kurumların Geliştirilmesi Kanunu 2009’da çıkması ile beraber icare sukukunun çıkarılıp piyasaya sürdürülmesini kolaylaştıran baştaki sebeptir. Bu kanuna nispeten şahsi amaçlı araçlar, finans kurumlardan biri olarak ortaya çıkmıştır. Bu yasanın 11. Maddesi Özel Amaçlı Araçlar için uygulanan vergi muafiyetlerinin sınır çizgilerini belirler. Vergi avantajı sağlayan bu madde de “ilk tahvillerin transferi, ihraç edilmesi ve ödenmesi için hiçbir şekilde vergiye tabii tutulmayacaktır” ibaresi bulunmaktadır. 12. Madde de ise şahsi amaçlı araçlara satışından elde edilen karların vergi ödemeye muaf olacağını belirlemekle birlikte bu şekilde tahvillerin transfer aşamasında ücret ve vergi alınmayacağını belirtmektedir. 2012 tarihinde murabaha sukukunun çıkarılması ile ilgili düzenlenmenin Tahvil ve Döviz Organizasyonu tarafından benimsenmiştir. 2013 de çıkarılan murabaha sukuku, Butan şirketi’ni finanse etmek için çıkarılmıştır. Bir sene sonra dördüncü sukuk türü olan selam sukuku çıkarıldı. Bu sukukunun temeli petrol aramacılığını finanse etmek ve Milli Petrol Şirketi’nin projelerine destek vermek vererek geliştirmek amacı ile kullanılmaktaydı. Enerji piyasasında bölgenin ilk İslami kaynağı niteliğindedir. Temmuz 2014 yılından Aralık 2016 yılına kadar toplam net selam sukuku değeri 800 milyon dolar üstündedir ve bu İran kapital piyasasında toplam net sukuk miktarının yaklaşık %9’una tekabil etmektedir.2015 yılında ise 2015 yılında ortaya çıkmıştır.
Novin Yatırım Bankası piyasadaki amacı 45,8 milyon doları almaktı ve bunun için ulusal kalkınma Madencilik ve Endüstri Şirketi adı altında İran kapital piyasasında ilk kural dışı sukukuna müşareket hareketinde bulundu. 2015 yılında Eylül ayında gerçekleşen 1979 İslam Devrimi neticesinde olan ilk gömü tahvilleri her bir tahvil şeklinde geçerli olacak şeklinde 33,16 dolar ve 5,5 aylık vade ile gerçekleşti. İcare(kira)benzer bir şekil ilk hükümet sukuk dış satımı 2015 tarihinde gerçekleşirken, murabaha sukuku ise 2016’da gerçekleşti. Bu tahviller iki veya beş senelik vadeli şeklindedir. Geri ödemeyi güvence eden ise Planlama ve Bütçe Organizasyonu bütçe kaynakları yöntemini kullanılarak gerçekleştirir. 2016 tarihinde Bank Maskan 86 Milyon dolar değerinde tahvil ihraç etmiştir bu tahvil mesken kredisi desteklidir. Bu gerçekleşen olaydan sonra ülkede tertipli borç çıkarmadaki bir diğer çabasını göstermiştir. Tabloya bakıldığında da İran kapital piyasayı görülmektedir. Müşareke sukuku için bazı tahviller olsa bile bu piyasa onun için yeterli değildir bir hayli küçüktür. Ancak bu sukuk türü ülkede en çok tercih edilen sukukdur. 2016 yılında katılım senetlerinde en düşük tahmini kar yıllık olarak belirlenmektedir. Senetlerin vadesi bankalar tarafından geri alınmasına izin verilmemektedir. Ancak bu senetler borsa veya bankalarda tali piyasada muamele görebilir.
Katılım sigortacılığı (tekafül) alanında yaşanan gelişmeler
Tekafül, dağıtım ve yaygın olmaya dayalı bir sigorta türüdür. Karşılıklı sigorta ise üyelerin havuza bir miktar para aktararak gerçekleşmesidir. İran tekalüfün tüm uluslararası statüsüne sahip bir ülkedir. Bunu daha da arttırmak için İslam ülkeleriyle olan iç ve dış problemlerini çözdüğü anda gerçekleştirebilir. 2001 yılı ile 2011 yılları arasında senelik büyüme oranı %9’dur. Bu büyümenin sebebi İran’ın İslami bir finans piyasasına hâkim olması ve tekafülün geliştirdiği bir alan yaratmış olmasıdır. Karşılıklı kaynaklar, çoğu zaman İran’ı Pazar boyutlarına karşı olan verilerine dahil etmekten kaçınır. Sünni İslam’a dayatılmış olan ekonomilerinde ise dayandığı gerçek karşılılık değerlerinde aynı olan türlere karşı bu durum söz konusudur. İran’ı diğer İslami ekonomilerden ayıran farklılıklar son derece azdır ve sınırlıdır. Netice olarak, diğer sektörlerdeki İran firmaları için tekrar etme durumu olup, diğer tekafül piyasa durumuyla karşılaştırılma işlemiş yanıltıcı olabilir. İran’ın tekafülünü diğer tekafül modellerinden ayıran fark İran’ın Şii İslam’a dayandırılan yasal düzenidir. İran’da sigorta yaptıran bireylerin bir şeriat kuruluna gereksinim duymadığına ve geleneksel tekafül operatörleri şeklinde işlem uygulanmadığına dikkat etmek gerekmektedir. Bunun asıl nedeni ise, İran’ın konvansiyonel sigortadan “katı” bir fark uygulamamasıdır. İran tarafından tekafülün anlamı biraz belirsizdir, Şöyleki İran üstünde gerçekleştirilen mevcut araştırmalar bunlar içinde belirgin bir fark yapmamaktadır. Bunun nedeni olarak İran finans işlemlerinin, sistemlerinin tümü Şii İslam’a dayalı olmasıdır yani ikili sistem değil, şeriat mevzuatı altında sıralanmaktadır. İranlı sigortacılar konvansiyonel bir yapıda bulunmaktadır. Sağlık sigortası, üçüncü kişi motorlu taşıt sigortası ve toplumsal sigorta İran’da zorunlu tutulmuştur. İran merkezi sigortasına, düzenleyici güç ve resmi güvenceye verilmesini zorunlu kılar. 305 tekafül operatörü ve penceresi içerisinden 107 tanesi genel sigorta, 57 tanesi aile tekafülün için lisans almışken 25’i mükerrer tekafül operatörüdür. Ciddi ekonomik alanda yapılan yaptırımlara ile karşı karşıya kalan İran’da tekafül piyasasının pazarda modern olduğunda yapılan yaptırımların kalkmasından dolayı sektör ciddi anlamda etkilenecektir. Ülkede sigorta piyasasını düzenleme işlemi İran Merkezi Sigorta tarafından yapılmaktadır. Sektörde hâkim olan 27 sigorta firması bulunmakta ve bunlardan 26’sı ticari sigorta olarak görev yapmaktadır. Öncülük ve liderlik eden başta olmak üzere İran Sigorta Şirketi, daha sonra Asia Sigorta Şirketi, Alborz Sigorta Şirketi ve Dana Sigorta Şirketi’dir. Bunlardan hariç olarak 22 şahsi sigorta firması, aracı kullanarak ya da acente dolayısıyla görev yapmaktadır. Diğer yandan İhracat ve Yatırım Sigortası dış ticaretle uğraşmaktadır.
Küresel kriz olduktan sonra daha da çok güçlenen faizsiz bankacılık, İran’ı dahil etmeyen bu platforma da, küresel faiz bankacılığı sektörü 2009 ve 2014 yıllarında, yıllık yaklaşık %17 aktif büyüme oranına ulaşarak, 778 milyar ABD Doları aktif büyümeyi gerçekleştirmiştir.
Günümüzde genellikle Müslüman nüfuzun fazla olduğu ülkeler başı çekmekle beraber, 58’i aşkın ülkede işlemlerini gerçekleştiren faizsiz katılım bankaları, İran’da dahil 7 ülkede daha ön plana çıkmakta ve aktif olarak işlemlerini uygulamaktadır.
Küresel anlamda katılım bankacılığının ya da İslami Bankacılığın işlek olduğu bölgeler sıralandığında, Ortadoğu ve Güney Asya bölgeleri olarak gösterilebilir. Genellikle finansal sistemin sadece İslami kural ve gerekliliklere uygun olduğu İran ve Sudan başta olmak üzere Körfezdeki ülkeler, İslami finansın bulunduğu üst konum, diğer bir şekliyle ana pazarların kurulu olduğu ülkeler olarak görülmektedir.
Faizsiz bankacılık sistemi incelendiğinde, İran’da bulunan faizsiz bankaların aktif büyüklüğü 2012 yılı verilerine göre, dünyadaki diğer bankların faizsiz banka aktif büyüklüğünün 1/3’ü iken bu oran 2013 yılında düşürek %25 oranına inmiştir.2014 yılında ise bu oran yükselerek büyüme yönlü bir durum sergilerken, 2015 yılında ise dünya faizsiz bankacılık aktif büyüklüğünün ortalama 1/3’üne ulaşmıştır.
Katılım bankacılığın yaygın olarak görüldüğü ya da aktif büyüklüğü açısından bankaların sayılarına bakıldığında İran, 31 banka sayısı ile ülkeler arasından 4. Sıraya girmiştir. Ayrıyeten murabaha ürün kullanımına bakılırsa İran’ın oranı %90’ı geçmektedir.
Görsel Pixabay